Ege ve Marmara’yı birbirinden ayıran, her iki bölgenin oksijen ihtiyacını karşılayan, Dünya üzerindeki en temiz 2. havaya sahip olan bölge, mitolojiye ev sahipliği yapmış bir coğrafya: Kaz Dağları
Senelerdir gitmek istediğim Kaz Dağları bölgesine, havalarında açmaya başladığı şu günlerde gitmenin iyi olabileceğini düşündüm, başladım planlara.
Ege ve Akdeniz’in coğrafyası zordur. Birbirine yakın gözüken, ama ulaşımı zor olan çok fazla yer vardır. Kaz Dağları’nda da öncesinde bölge seçimi yapmak gerekiyor. Milli Park’ın hangi tarafında kalınacağı, ulaşımı vs.. derken, Akçay’a yakın olan bölgeyi gözüme kestirdim. Milli parkın güney bölgesine düşen Akçay merkez ve buraya yakın olan köyleri de gezmek sureti ile bir plan oluşturdum.
Ulaşım
Bölgeye ulaşım için havalimanından yararlanmak güzel bir seçenek. Uygun saatlerde uçuşlarının olması ve uçuş süresinin kısalığı nedeni ile son derece çekici bir ulaşım tercihi. Alternatif olarak özel araba, otobüs de tercih edilebilir. Ancak yolda geçirilecek zaman artacaktır. Ben hafta sonu için sadece 2 günlüğüne gittiğim için, yollarda çok fazla zaman kaybetmek istemedim ve uçak ile yolculuk yaptım. Edremit Koca Seyit (Çanakkale Savaşı’ndaki Koca Seyit Balıkesirli olduğu için, Balıkesir Havalimanına kendi ismi verilmiştir.) Havalimanı’ndan Akçay’a ulaşmak yaklaşık 25 dakika sürüyor. Akçay merkeze en yakın olan Kızılkeçili köyüne ulaşmak ise, 5 dakika kadar sürüyor.
Konaklama
Akçay’da kalacak birçok yer mevcut. Ben tercihimi Akçay merkez yerine, Kaz Dağlarına daha yakın olması nedeni ile Kızılkeçili köyünde yer alan Ida Natura Life Style Otel’den yana kullandım.
Plan
Ana planım, Kaz Dağlarına oldukça yakın olmak. Çevredeki 4 köyü gözüme kestiriyorum. Ayrıca Akçay merkeze gitmek ve Hasanboğuldu Efsanesi’nin geçtiği Sutüven Şelalesi’ne gitmeyi planlıyorum. Ulaşım tercihim, çevre şartlarına uygun olması nedeni ile bisiklet oluyor. Gezdiğim yerleri ve aralarındaki mesafeleri gösteren harita yaklaşık şöyle. (Kesik çizgiler patika ve ara yolları, düz çizgiler ana yolu gösteriyor)
Ida Natrua Life Style Otel
Konaklama için tercih ettiğim Ida Natrua Life Style Otel, bölgenin en iyi otellerinden bir tanesi. Kaz Dağları’na en yakın bölgede yer alması, benim tercihimdeki en önemli faktördü. Tam bir proje oteli. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Planlama ve kuruluş aşaması belli bir zamanı almış bu yüzden. 12 odasının yanı sıra 4 adet bungalova sahip.
Odalar deniz ve orman manzaralı. Gece uyurken yıldızları izlemek mümkün 🙂
Otel aynı zamanda civardaki yerlere günlük jeep safari turları düzenliyor. Bunun dışında oteldeki bisikletler, misafirlerin kullanımına açık ki benim tercihim de bu yönde oldu.
Ayrıca otel bir adet tuz odasına sahip. Avrupa standartlarındaki bu tuz odası, akciğer hastalıklarını önleyici bir tedavi merkezi olarak düşünülebilir. 50 dakikalık bir seansa girdim ben. Vücuda belli bir dinginlik veriyor. Mutlaka tavsiye ederim.
Otel sahibi Ali Bey ve çalışanları son derece hoş sohbet insanlar. Konaklama öncesi, konaklama esnası ve sonrasında sürekli en üst düzeyde ilgi gösteriyorlar. Ve işlerini gerçekten çok severek yapıyorlar.
Kaz Dağları (Mount Ida)
Ve sonunda Kaz Dağları karşımda. Manzaram yaklaşık olarak bu.
Kuzey cephe yemyeşil, güney cephe ise masmavi körfez suları.
Temiz havanın en önemli göstergelerinden birisi uykudur. 7-8 saat yerine 5-6 saatlik bir uyku yetiyor ve dinginlik sağlıyor ise, orada hava temizdir diyebiliriz. Kaz Dağları havasında da bu kadar az uyku insana fazlasıyla yetiyor. Bir yenilenme geliyor vücuda.
Akçay
Oteldeki aşırı organik kahvaltıdan sonra, ilk hedef olarak Akçay sahiline inmek için hazırlanıyorum. Bisiklet ile yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra Akçay sahiline ulaşıyorum.
Mevsim tam olarak açılmamış olduğundan dolayı, aşırı bir kalabalık yok. Daha çok yazlıkçılara hitap eden bir yer.
Kordon boyu bisiklet ile gezilerime devam ediyorum.
Zeytinli Köyü
Bir sonraki durak Zeytinli Köyü. Zeytinli bu bölgenin meşhur yerlerinden. Her yıl düzenlenen Zeytinli Rock Festival burada yapılıyor. Zeytinli Köyü birçok diziye/filme ev sahipliği yapmış bir Ege Köyü.
Yol boyunca her iki yanda da zeytin ağaçları sıralanıyor. Yine birçok zeytinyağı fabrikası, satış ofisi yer alıyor.
Köy meydanı, tam bir Ege kasabası şeklinde. Genç/yaşlı, kadın/erkek, yerli/yabancı herkes bir arada. Ege’nin en güzel yanlarından birisidir bu. Bir arada olmayı başarabilen güzel bir örnek sunarlar. İnsanlar son derece hoşgörülü.
Köy meydanındaki kahvede mola veriyorum. Yine Ege’ye özgü tatlardan “karadut suyu içmeden gitmek olmaz” diyerek, taze bir karadut suyu içiyorum. İlginin gittikçe arttığı bu bölgede, fiyatlar artma eğilimi göstermemiş. Bu da yine bir Ege güzellemesidir. Sadece 2 TL’ye, kocaman bir bardak karadut suyu alabiliyorsunuz.
Kızılkeçili Köyü
Bir sonraki durak, otelimin bulunduğu Kızılkeçili Köyü. Bu noktadan sonra yollar artık toprak. Arabaların olmadığı, her yerin zeytin ağaçları ile dolu olduğu huzur verici yollardan geçiyorum.
Bu zeytinyağı satış ofisi binası son derece hoşuma gidiyor. Çevre ile bütünleşmek böyle bir şey olmalı.
Köy meydanı oldukça büyük burada. Dinlenmek amacı ile bir çay molası veriyorum.
Güre Köyü
Güre bu bölgedeki en küçük köy. Yol üzerinde çok sayıda hayvan ile yollarımız kesişiyor 🙂
Bir sonraki aşamada Çamlıbel köyüne gitmeden önce iyice dinlenmem gerekiyor. Zira Çamlıbel yolu oldukça zorlu olacak. Köy kahvesinde bir Türk kahvesi içiyor ve dinleniyorum. Şaka gibi ama kahve sadece 2 TL.
Çamlıbel Köyü
Günün son gezilecek yeri, Çamlıbel Köyü. Buraya giden yol oldukça zorlu. Çok fazla yokuş var.
Köye giderken, inanılmaz güzel manzaralardan geçiyorum.
Diğer köylere göre nispeten daha yüksekte yer aldığı için, deniz kendini daha net gösteriyor.
Yaklaşık 1 saatlik yorucu bir yolculuktan sonra, köye ulaşıyorum. Köy meydanında çok tatlı bir dükkân yer alıyor.
Çamlıbel Köyü’ne gelme amacım, yaşamının son zamanlarını burada geçirmiş olan Tuncel Kurtiz’in mezarını ziyaret etmek. Mezarlığı bulmakta zorlanınca, köyün iki güzel çocuğu Emre ve Emirhan kardeşler bana yardımcı oluyor. İnanılmaz sevimli bu kardeşler, bana yol boyunca eşlik ediyorlar. Kendileri ile sohbet ede ede, mezarlığa geliyoruz.
Tuncel Kurtiz’in Mezarlığı son derece mütevazı, gösterişten uzak. Kendisi vasiyet etmiş buraya defnedilmeyi.
Günün son saatleri yaklaşırken, yemek için yine Çamlıbel köyünde kalmayı tercih ediyorum. Arif’in Yeri ismindeki bir mekânı tavsiye ediyorlar Emre ve Emirhan’ın ailesi. Oraya doğru yol alıyorum. Ve karşımda yine muhteşem bir manzara.
Körfezi karşısına alan bu huzurlu mekânda yemek yiyorum.
Dönüş yolu daha kolay. Hava kararmadan hızlıca Güre Köyü’nden geçerek Kızılkeçili’ye ve otelime varıyorum.
Bugün için yaklaşık 30 km’lik bir bisiklet yolculuğu yapıyorum.
Sutüven Şelalesi, Hasanboğuldu Göleti
Sonraki gün hedefim Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Göleti’ni ziyaret etmek. Buraya 2 türlü ulaşmak mümkün. Kızılkeçili ya da Zeytinli Köyü’nden gidilebiliyor. Zeytinli Köyü’nden giden yol, ana yol ve birçok insan burayı tercih ediyor. Ben Kızılkeçili’de konakladığım için, yolumu uzatmamak adına toprak yol olan Kızılkeçili Köyü yolunu kullandım. Zorlu yolculuk sonrası Sutüven Şelalesi’ne ulaştım.
Ardından bölge içerisinde ilerlemeye devam ettim.
Pazar günü olması sebebi ile ufak bir pazar kurulmuştu. Yöre halkının kendi yetiştirdiği ürünlerden almak mümkün. Ben çileklerin tadına bayıldım.
Hasanboğuldu Göleti’nin üst kısımlarına çıkmak biraz zorlu.
Piknik yapmak, ailece gezmek için güzel bir bölge. Ayrıca belli yerlerde balık tutulabiliyor.
Dönüş Yolu
Sonrasında tekrar Kızılkeçili üzerinden dönüşümü gerçekleştiriyorum. Bu arada Kızılkeçili köyü de yemek için güzel bir yer. Dere kenarında güzel restoranlar yer alıyor.
Kızılkeçili’nin ardından Akçay’a iniyorum. Sonrasında Edremit ve havalimanına ulaşarak, bu kısa ve güzel tatili sonlandırıyorum.
Tavsiye
- Türkiye’nin en iyi havası burada. Oksijen ihtiyacını gidermek için birebir.
- Birçok yer el değmemiş durumda, doğal güzelliğini koruyor.
- Güzel bir denizi var.
- İnsanlar son derece iyi, cana yakın ve samimi.
- Fiyatlar oldukça makul.
- Kısa zamanda gezilebilecek, hafta sonu kaçılabilecek bir yer.
Doğa ile iç içe olmak isteyenlere, Kaz Dağları bölgesine gitmelerini kesinlikle tavsiye ederim.
Doğa ile kalın 🙂
Bir Cevap Yazın